Akkuyu’nun ikizi Ostrovets NGS, yıl sonunda hizmete giriyor

  • 14.10.2019 06:20

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) yapımcı firması Rus Rosatom
tarafından yapılan Belarus’taki Ostrovets NGS’nin ilk ünitesi, bu yıl
sonunda hizmete giriyor. Akkuyu ile aynı özellikleri taşıyan nükleer
santralin ikinci ünitesi de önümüzdeki yıl hizmete açılacak. Belarus
NGS Basın Sekreteri Edvard Svirild, "Belarus ve Akkuyu yeni, modern ve
güvenli projelerdir. Fukişima’daki olayın Belarus’da ve Türkiye’de
olması mümkün değil" dedi.
Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali olacak olan Akkuyu NGS ile
hemen hemen aynı özellikleri taşıyan Belarus’taki Ostrovets NGS’nin
ilk ünitesi bu yılın sonunda açılıyor. Akkuyu ile arasındaki tek
farkın su tanklarıyla soğutulması olan projeyle ilgili basın turu
düzenlendi. 10 milyar dolarlık bir yatırımın yapıldığı santralin
güvenlik önlemleri, müdahale ekipleri ve içi basın mensuplarına
gösterildi. Uzmanlar tarafından bütün sorular yanıtlanırken, santralin
özellikle yüksek güvenlikli olması dikkat çekti. Şu anda enerjide
yüzde 95 dışa bağımlı olan Belarus, nükleer santralin tam anlamıyla
faaliyete girmesiyle birlikte elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde
35’ini karşılayabilecek ve yıllık 5 milyar dolarlık kar elde etmiş
olacak. Santralle ilgili açıklamalarda bulunan Belarus NGS Basın
Sekreteri Edvard Svirild, ülkelerinde çok büyük ve geniş nehirlerin
olmadığından hidroelektrik santraller yapamadıklarını söyledi. Bunun
dışında ülkelerinde taş kömürünün olmadığını ve çok az miktarda
petrolün olduğunu kaydeden Svirild, "Bunun için bizim için elektrik
enerjisi üretimi çok büyük bir sorundu. Bizim ülkemiz yurt dışından
doğal gaz ithal ediyor. Çoğunlukla o gazı termik santrallerde elektrik
enerjisi için kullanıyoruz. Şu an Belarus’ta üretilen elektriğin yüzde
95’i termik santrallerden gelmektedir. Buda çok doğru değil. Çünkü
enerji kaynakları farklı ve çeşitli olmalıdır. Bunun için işte bizim
ülkemizde bir nükleer santralinin kurulmasına karar verildi. Bu
nükleer santral kurulduktan sonra ülkemizin elektrik ihtiyacının
yaklaşık yüzde 30’unu buradan karşılayacağız" dedi.

"Türkiye’de Ankara ve İstanbul’da yaşayan insanlar daha fazla
nükleere karşı çıkarlar"

Bu santralin kurulmasına yönelik kararın 2008 yılında alındığını
vurgulayan Svirild, "Önce santralin yerini belirledik. Ardından
vatandaşlara bunu anlattık. Daha sonra ise inşaat çalışmasına
başladık. Bugünlerde Ostrovets bölgesinde kurduğumuz nükleer santrale
destek oranı o bölgede yüzde 75 seviyesindedir. Beyaz Rusya’nın
genelinde ise yüzde 50’inin üzerinde. Şöyle bir izlenimde ortaya
çıktı. Bir insan nükleer santralden ne kadar uzak olursa o insanın
nükleerden korkması daha yüksek oluyor. Sizde buna şahit olursunuz ki
nükleer santralinin yapılacağı bölgede halk daha çok destekleyecek.
Türkiye’de de İstanbul ve Ankara’da daha fazla karşı çıkan olacaktır.
Biz projenin başladığı günden beri nükleer santral sahasına sürekli
basın turları düzenliyoruz. Buda çok önemli çünkü gazeteciler nükleer
santraldeki düzeni gördüklerinde bunu halka aktarıyorlar. Bizim
tesisimizde gazetecilere diğer santrallerde gösterilmeyen bölümleri
gösteriyor ve anlatıyoruz. Bunun için Türkiye’ye özel bir tavsiyem
olacak. Türkiye’de yapılmaya başlanan santral azami düzeyde açık ve
şeffaf olmalı. Halk ve kamuoyu basın aracılığıyla da olsa ne kadar
bilgi edinmiş olursa o kadar iyi olacaktır" ifadelerini kullandı.

"Doğal gaza yıllık yaklaşık 5 milyar dolar daha az harcamış
olacağız"

Ekonomik anlamda da santralin büyük getirisi olacağını belirten
Svirild, "Biz doğal gaz ithalatı için her yıl yaklaşık 5 milyar dolar
daha az harcamış olacağız. İkincisi nükleer santralimiz çevreye de
katkıda bulunacak. Çünkü nükleer santral oksijeni yakmıyor ve
karbonmonoksit gazını da havaya salmıyor. Bu Türkiye için çok güncel
bir konu. Türkiye dünyada çok bilinen bir turistik bölge. Eğer
nükleer santralin radyo aktif salınımları vermeyen bir tesis olduğunu
bilirsek çok önemli bir fabrika olduğunu anlarız. Bunun dışında hem
Belarus hem Akkuyu nükleer santrallerinde bir otomatik sistem kurulmuş
olacaktır. Bu sistem sayesinde radyasyon ölçümleri yapılacaktır.
Onlarda gerçek zamanda radyasyon ölçümü yapıyor olacak. Bu veriler de
kamuya açık şekilde yayınlanacaktır" diye konuştu.

"Hem Belarus hem Akkuyu nükleer güç santrali projeleri güvenli
projelerdir"

Ülkelerinde tarımın yaygın olduğunun altını çizen Svirild,
"Belarus’da her bir toprak kısmı işletilmektedir. Her yerde bir şeyler
ekiyoruz, temizliğini yapıyoruz, toprağımıza sahip çıkmaya
çalışıyoruz. Hem Belarus hemde Akkuyu nükleer güç santrali projeleri
güvenli projelerdir. Gördüğünüz gibi santral sahası etrafından telli
çit var. Çit içinde sadece elektrik enerjisi üretiyoruz, başka bir şey
değil. O çitin dışında bütün tarım çalışmaları yapılıyor. Yani
santralin dışarıya bir sağlık sıkıntısı yok. Eskiden biraz farklıydı.
Eskiden nükleer santralinin bulunduğu kapalı bölge 5 veya 10 kilometre
yarı çapındaydı. Fakat artık bu değişti. Yani bir nükleer santral
tarımın değişmesine herhangi bir olumsuz durum yaratmayacak.
Bugünlerde bu sahada neredeyse bin 700 kişi çalışmaktadır. Santralin
her 2 ünitesi devreye alındıktan sonra neredeyse 2 bin 300 kişi
çalışıyor olacak. Bu insanların çoğu Ostrovets şehrinde ikamet
etmektedir" şeklinde konuştu.

"Fukişima’daki olayın Belarus’da ve Türkiye’de olması mümkün değil"

Fukişima’da meydana gelen olayla ilgile de bilgi veren Svirild,
"Fukişima nükleer santralinde reaktörün yapısı tamamen farklıydı.
Fukişima nükleer santralinde reaktörün yönetim çubukları aşağıdan
veriliyordu. Hem Belarus hemde Akkuyu’da ise o yönetim çubukları
yukarıdan aşağı indirilmektedir ki bu daha güvenli bir yöntemdir.
Ayrıca Fukişima’da sızdırmaz kap diye bir şey yoktu. Bunun dışında da
Fukurişima projesi geçen yüzyılın 50’li yıllarında geliştirilmiştir.
Belarus ve Akkuyu ise yeni, modern ve güvenli projelerdir. Bu
vesileyle Fukişima’daki olayın Belarus’da ve Türkiye’de olması mümkün
değil” dedi.

Foreks Haber Merkezi ( haber@foreks.com )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey