KPMG Türkiye: Tüm ekonomik ve ticari veriler, en hafif hasarla performansını sürdürüyor

  • 16.09.2016 06:29

KPMG Türkiye’nin hazırladığı Bakış, 15 Temmuz sonrası Türkiye
ekonomisinin nabzını tuttu. Türkiye ve dünyayı geçtiğimiz üç ayın
makroekonomik verileriyle analiz eden, gelecek döneme ise pencere açan
Bakış’ın yeni sayısı, oldukça ağır seyreden 2016’nın siyasi ve
ekonomik gündeminin Türkiye ve dünyadaki etkilerini yorumluyor.
Bakış’ta Türkiye açısından öne çıkan başlık 15 Temmuz sonrası ekonomi,
dünya ise Brexit dalgası ve büyümeye odaklandı.
Bakış’ın yeni sayısında 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye
ekonomisine verdiği hasar değerlendirildi. “Türkiye ekonomisi, normal
şartlarda nitelik ve nicelik olarak bir ülkenin karşılaşabileceği
sorunların azamisini yaşamasına rağmen güçlü ve dinamik performansını
sürdürüyor. 15 Temmuz, Türkiye’de değil başka bir ülkede yaşansaydı
daha vahim sonuçlar ortaya çıkardı” yorumunu yapan Bakış, durumu şu
ifadeyle tespit etti: “Ekonomimiz 15 Temmuz’u alnının akıyla atlattı.
Tüm ekonomik ve ticari veriler, en hafif hasarla performansını
sürdürüyor. Hedef 2016’yı bu hızda kapatmak. 2017’de toparlanma
görünüyor.”
Dünya ekonomisi ise Brexit’in sonuçlarını karşılamaya
hazırlanıyor. Küresel ekonomi, düşük büyüme kıskacında. Bakış’a göre
ufukta FED’in yeni faiz artırımı yok.
İşte Bakış’ın yeni sayısından öne çıkan başlıklar:

Son çeyrek ve 2017 toparlanma dönemi

Büyüme: Türkiye’de 2012’den itibaren ortalama yüzde 3,4 civarında
seyreden büyümede son dönemde bir kıpırdanma yaşanıyor. Türkiye
2016’nın ilk çeyreğini büyümede en hızlı 5’inci ülke olarak kapattı.
Hindistan, Filipinler, Çin ve Endonezya ilk 4 sırada… 4,8 oranında
büyüyen Türkiye, verisi açıklanan tüm AB üyesi ülkelerden daha iyi
performans gösterdi.
Ancak turizmde yaşanan kayıplar nedeniyle yılın geri kalanında
büyümenin, bu seviyenin altında kalması bekleniyor. İkinci çeyrekte
beklenen büyüme rakamı yaklaşık yüzde 3… Turizmin GSYİH üzerindeki
ağırlığı artacağı için üçüncü çeyrekte küçülme yaşanacak. Dördüncü
çeyrekte ise toparlanma ve tekrar yüzde 3 civarında bir büyüme
öngörülüyor. Ramazan Bayramı öncesi açıklanan yeni ekonomi paketinin
olumlu sonuçları 2017’de alınacak.
Cari açık: 2016’da gerilemeye devam ediyor. En büyük etken, petrol
fiyatlarının gerilemesi nedeniyle enerji ithalatındaki düşüş. 2016’da
ilk kez Haziran ayında dış ticaret açığı artış gösterdi. Turizmde
yaşanan kayıpların da cari açığı yaz aylarında yukarı taşıması
bekleniyor. 2016’nın ilk çeyreğinde yüzde 4,2’ye gerileyen cari açığın
yıl sonunda tekrar yüzde 4,5 seviyesine yükselmesi olası.
İhracat: Dolar bazında düşüyor, miktar bazında artıyor. 2016’nın ilk
yarısında yüzde 2,2 azalarak 71,7 milyar dolar oldu. Miktar bazında
ise yüzde 6,5 artışla 52,6 milyon tona ulaştı.
Rusya: Yılın ilk yarısında AB ülkelerine ihracatta geçen yıla göre
yüzde 8,6 artış var. Bağımsız Devletler Topluluğu’na yüzde 23,5 düşüş
yaşandı. Bu gerilemede Rusya’ya ihracattaki kayıplar başı çekiyor. İlk
yarı Rusya’ya ihracat 59,4 daraldı. İlişkilerde yeni dönemle birlikte
ihracat kaybının yıl sonunda yüzde 35 seviyelerine gerilemesi
bekleniyor.
İsrail: Türkiye ve İsrail arasında siyasi krizin başladığı 2010’dan bu
yana dış ticaret siyasi gelişmelerden hemen hemen hiç etkilenmedi.
İsrail’e ihracat her yıl artış gösterdi. Sadece 2015’te fiyat etkisi
kaynaklı bir düşüş yaşandı. 2016’nın ilk yarısında İsrail’e ihracat
yüzde 10,2 arttı. İlişkilerin yumuşaması ile artışın sürmesi
öngörülüyor.
Yüksek faiz: Kredi faizlerindeki yüksek seyir devam ediyor. 2014
başında politika faizinin yüzde 10’a yükseldiği dönem bankaların
uyguladığı ortalama tüketici ve ticari kredilerdeki faiz oranı yüzde
16 seviyesindeydi. Sonrasında yüzde 12-14 bandında seyretmişti. Şimdi
politika faizinin yüzde 7,5 olmasına rağmen tüketici kredilerindeki
ortalama faiz oranı yüzde 16’ların da üstüne çıkıyor. Ticari krediler
ise Mart başından bu yana uygulanan indirimlerle yüzde 15 seviyelerine
ancak gerileyebildi.
Bankacılık: Doların yükselmesi sonucu dolar cinsinden borcu olan özel
sektörde ve bankacılık sektörü rakamlarında bozulmalar ortaya çıktı.
Tüketici kredilerinin takibe düşme oranı Mart 2016’da yüzde 4,38’e
yükseldi. Bu oranın yüzde 6’lara yaklaşması bankacılık sektörüne
sıkıntı yaşatabilir. Kredilerin mevduata oranı da sorunlu görünüyor.
Mart 2016 rakamlarına göre bu oran yüzde 1,19 seviyesinde. Yani
bankalar topladıkları mevduattan fazlasını kredi olarak veriyor. Bu da
bankaların yurt dışı borçlarını artırdığına işaret ediyor.
Doğrudan yabancı yatırım: 2016’nın ilk 5 ayında doğrudan yabancı
yatırım girişi yüzde 41,7 azalmış durumda. 2015’te yüzde 61 artan
şirket satın almalarındaki yükselişin 2016’da yaşanmayacağı ve küresel
yatırımların azalacağı öngörülüyor.
İşsizlik: Türkiye’de işsizlik oranı küresel krizden bu yana ortalama
yüzde 9 seviyesinde. Mart 2016 rakamı yüzde 10,1… Son 6 yılda istihdam
edilenlerin sayısı yaklaşık 6 milyon artmasına rağmen işsizlik
oranının gerilememesinde işgücüne katılımdaki artış rol oynuyor.
2010’da Türkiye’de her 100 kişiden 47’si işgücüne dahil olurken şu
anda bu rakam yüzde 52’ye yükselmiş durumda.
İşgücü maliyetleri: Her yıl artış gösteriyor. Sektörler bazında
2010’dan bu yana en fazla artış inşaat sektöründe. İşgücü
maliyetlerindeki artış ortalama yüzde 3 düzeyindeydi. Ancak 2016’nın
ilk çeyreğinde bu oran yüzde 12’ye yükseldi. Artışta yılbaşında asgari
ücretin 1300 TL’ye çıkarılması etkili oldu.
Dış borç: 2016’nın ilk çeyreği itibarı ile kamu dış borcu 118,3, özel
sektör dış borcu 292 milyar dolar. Toplam brüt dış borç stoku 411,5
milyar dolar. Bazı rapor ve değerlendirmelerde Türkiye’nin dış
borçlarındaki artış önemli bir sorun olarak gösterilse de soğukkanlı
olmak gerekir. Çünkü Türkiye pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeden daha düşük borçluluk oranına sahip. Ayrıca son 2 yıldaki
artışın önemli bölümü kurlardaki yükselişten kaynaklanıyor. Yani
aslında döviz miktarı borcunda düşük bir artış var. Ancak Dolar bazlı
GSYİH üştüğü için oranda sıçrama görülüyor.
Enflasyon: 2014 ve 2015’te yüksek seyreden enflasyon 2016’da düşüş
eğilimine girdi. Dolardaki artışın etkilerinin azalmasıyla birlikte
çekirdek enflasyonda gerileme bekleniyor. Bu da faizlerde ilave
düşüşler olabileceği anlamına geliyor. TCMB Beklenti Anketi’ndeki yıl
sonu enflasyon tahmini yüzde 7,6…
Büyüme: Küresel krizin ardından geçen 8 yılda dünya ekonomisindeki
toparlanma zayıf seyrediyor. Brezilya ve Rusya en çok kayıp yaşayan
ülkeler. İki ülkenin ekonomisi de 2016’yı küçülerek kapatacak. Küresel
ticaret ve yatırımlardaki zayıf büyüme, ücretlerdeki düşük seyir ve
gelişmekte olan ülkelerin yavaşlayan performansı 2016’daki büyümeyi
sınırlayan unsurlar. Çin ekonomisi 2015’te yakaladığı yüzde 6,9’luk
büyüme oranı ile son 25 yılın en düşük performansını göstermişti. Bu
yılki büyüme beklentisi yüzde 6,5. Küresel büyüme ve ticarette
hantallığın sebebi Çin’in bu performansı.
Brexit: Euro bölgesi parasal genişlemeye giderek ekonomiyi
canlandırmayı amaçladı. Avrupa Merkez Bankası’nın çabalarına rağmen AB
ekonomisinde para politikasının etkinliği sona yaklaşmış durumda.
Avrupa ekonomisi bu sıkıntının üzerine Brexit kararıyla sarsıldı. AB
ve Euro bölgesinde büyüme tahminleri daha da aşağıya düşecek.
Domino etkisi: Brexit’in ekonomik etkilerinden çok siyasi etkileri
konuşuluyor. İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın yanı sıra AB içinden de
sesler yükselmeye başladı. İtalya ve Fransa’da AB’den ayrılma
yanlıları artışa geçti. Brexit’in domino etkisiyle AB’nin sonunu
getirebileceği seslendiriliyor.
Petrol ve emtia: Petrol fiyatları 2016 başından bu yana artış
eğiliminde. Doların bir miktar değer kaybetmesiyle dünyada petrol
arzının gerilemesi bu artışta etkili. Ancak halen petrol fiyatları
2015’e göre düşük seviyede. Emtia fiyatlarında da petrol fiyatlarına
paralel bir seyir var. Fiyatlar 2015’in gerisinde.
Dünya ticareti daralıyor: Petrol ve emtia fiyatlarında düşük seyir,
dünya ticaretinin daralmasına neden oluyor. 2016’nın ilk 5 ayında
dünya ticareti yüzde 5,4 düştü. ABD’nin ihracatı yüzde 6,9 ithalatı
yüzde 5,4 geriledi. Rusya’nın ihracatı yüzde 31,2 ithalatı yüzde 11,2
daraldı. Çin’in ihracatı yüzde 6,5 ithalatı yüzde 10 azaldı.
ABD ve FED: En iyi veriler ABD’den gelmeye devam etse de bu faiz
artıracağı şeklinde yorumlanmamalı. ABD, tüm aktörlerde faizler düşük
ve piyasalar cansızken faiz makasını açmak istemeyecektir. İstese de
bunu mümkün olduğu kadar geciktirecektir.

Foreks Haber Merkezi ( haber@foreks.com )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey