YENİLEME-DB: Türkiye'de siyasi belirsizliklerin devam etmesi sebebiyle 2015 yılının ikinci yarısında ekonomik faaliyetin hız kaybetmesi bekleniyor

  • 13.10.2015 09:43

Dünya Bankası’nın bugün Ankara’da açıklanan Türkiye Düzenli
Ekonomik Notu’na (Ekim) göre 2015 yılının ikinci çeyreğinde,
yatırımlar sürpriz bir artış göstererek büyümeyi destekledi.
Haziran ayındaki genel seçimler öncesindeki belirsizliklere
rağmen, yılın ikinci çeyreğinde mevsim etkisinden arındırılmış (MEA)
büyümenin çeyrek bazında yüzde 1,3 olarak gerçekleştiğinin
belirtildiği çalışmada, "Beklendiği gibi özel sektör ve kamu
tüketimleri ivme kaybetmeye devam etti. Altın ihracatı ve ithalattaki
düşüş sebebiyle ilk çeyrekte büyümeye olumlu katkıda bulunan net
ihracat, ikinci çeyrekte zayıf gerçekleşen ihracat talebi sebebiyle
büyümeye negative katkı yaptı. Stokların eritilmesi de büyümenin
hızlandırılmasına yardımcı olamadı. Öte yandan, özel yatırımlar
beklenmeyen bir şekilde yükseldi ve ikinci çeyrekteki büyümenin ana
sürükleyicisi oldu. Bu durum, özel sektörün Haziran seçimleri
sonrasında belirsizliklerin ortadan kalkacağı öngörüsü ile daha önce
ertelenen yatırımları gerçekleştirdiğini göstermektedir" denildi.
Dünya Bankası'nın Ekonomik Notu'nda şu ayrıntılara yer verildi:
"2015 yılında enflasyonun hedefin üzerinde kalması bekleniyor.
Mayıs ayında zirve yapan 12 aylık enflasyon, özellikle Mayıs ve
Haziran gıda fiyatlarındaki düşüş sayesinde Temmuz ayında 1,3 puan
düşüşle yüzde 6,8’e geriledi. Liranın değer kaybetmesi ve küresel
petrol fiyatlarındaki artış sebebiyle Mayıs ayına kadar yükselen
enerji enflasyonu, küresel petrol fiyatlarının varil başına 45 ABD$
seviyelerine inmesi ile birlikte Eylül sonuna doğru gevşedi. Öte
yandan, gıda fiyatları tekrar hızlı bir şekilde yükselmeye başladı ve
Eylül ayında gıda enflasyonu momentumunu yüzde 14,7’ye kadar
yükseltti. Kurda değer kaybının tekrar başlaması, çekirdek enflasyonu
yüzde 8’in üzerine ve momentumunu yüzde 10,5’in üzerine yükseltti.
Özellikle, kurun değer kaybetmesi sebebiyle otomobil fiyatlarında
yaşanan keskin artış, Eylül ayında enflasyon artışına yüksek katkıda
bulundu. Bu gelişmeler ile birlikte, Eylül itibariyle 12 aylık
enflasyon yüzde 7,9’a tırmandı. Ayrıca, kurdaki değer kaybının yerel
enerji fiyatlarına yansıması ile birlikte enerji enflasyonu da artış
eğilimi göstermesi muhtemeldir. Dolayısıyla, 2015 yılını enflasyon
tahminimizi yukarı yönlü revize ederek yüzde 7,5’e yükseltiyoruz.
Zayıflayan lira ve önemli oranda düşen petrol fiyatlarının
etkisiyle daralması beklenen cari açık azalmadı. 2015 yılının ilk yedi
aylık döneminde Türk Lirası ABD doları karşısında yüzde 18,4 (Avro
karşısında yüzde 7,6) değer kaybetti. Enerji açığı önemli ölçüde
düşmüş olmasına rağmen, Türkiye’nin cari açığı Temmuz 2015 sonu
itibariyle son 12 aylık dönemde 45 milyar ABD dolarına yükseldi (altın
etkisinden arındırılmış) -2014 yılında 42,6 milyar ABD doları idi.
Cari açıktaki kötüleşmenin temel sebebi ticaret ortaklarındaki
zayıflıklar ile 2015 yazında turizm gelirlerinde yaşanan düşüş oldu.
Özellikle AB’deki yavaş büyüme, MENA bölgesi ve Rusya’daki güçlükler
cari açığı olumsuz etkiledi. Liradaki değer kaybı devam etti ve Eylül
sonu itibariyle yıl başından bu yana ABD doları karşısındaki kayıp
yüzde 29,8’e ulaştı (Avro karşısındaki kayıp yüzde 20,1).
Yurt içindeki siyasi endişeler ve küresel finans piyasalarındaki
dalgalanmalar kısa vadeli sermaye girişlerini kuruttu. Temmuz sonu
itibariyle son üç aylık dönemde portföy çıkışları hızlanırken,
bankacılık sektörünün yurt dışından borçlanmaları ve Temmuz ayındaki
büyük miktarlı doğrudan yabancı yatırım girişi sebebiyle uzun vadeli
girişler arttı. Uzayan vade finansman kalitesini iyileştirmesine
rağmen, yılın ilk yedi aylık döneminde net girişler cari açığı
karşılamakta yetersiz kaldı. Söz konusu dönemde döviz rezervlerinden
çekilen 2,5 milyar ABD$’lık tutar ile cari açığın bir kısmı finanse
edilirken, net hata noksan kalemi 9.1 milyar ABD$ fazla verdi.
Merkez Bankası, ABD Merkez Bankası’nın olası faiz oranı yükseltme
kararı karşısında izleyeceği yol haritasını açıklarken, politika
kararları konusunda beklemede kaldı. Merkez Bankası üçüncü çeyrekte
faiz oranlarını mevcut seviyelerinde sabit tuttu. Öte yandan,
bankacılık sisteminde artan likidite ihtiyacı karşısında, Merkez
Bankası’nın Mayıs ayında 65 milyar TL civarında olan fon enjeksiyonu,
Eylül sonu itibariyle 90 milyar TL’nin üzerine çıktı. Merkez Bankası
fazla finansmanın büyük bir kısmını gecelik borç verme aracı yoluyla
sağladı ve Mayıs ayında yüzde 25 olan gecelik finansmanın payı yüzde
45’e yükseldi. Sonuç olarak, 1 haftalık repo oranı yüzde 7,5 iken,
Merkez Bankası’nın ortalama finansman maliyeti yüzde 9’a ulaştı. Öte
yandan, Merkez Bankası koridor genişliğini daraltarak para politikası
çerçevesini sadeleştirmeyi vaat ettiği bir yol haritası açıkladı.
Hızlı büyüme sayesinde beklenenden iyi gerçekleşen gelir
performansı bütçe fazlasına yol açtı. Merkezi yönetim bütçesi 0,6
milyar TL’lik fazla kaydederken, geçtiğimiz yılın aynı döneminde 30,9
milyar TL olan faiz dış fazla bu yılın ilk sekiz aylık döneminde 39
milyar TL’ye yükseldi. Büyümeyi destekleyici mali politika
sürdürülürken, yılbaşından bu yana mal ve hizmet alımları Ağustos
itibariyle yüzde 17 artış kaydetti. Öte yandan, diğer hesaplardaki
artışların daha düşük düzeylerde kalması toplam harcamalardaki artışı
yüzde 11,8 ile sınırladı. Ayrıca, güçlenen vergi gelirleri toplam
gelirleri yüzde 13,1 oranında yükseltti ve bütçe dengelerini
iyileştirdi.
Ekonomi istihdam yaratma hızını arttırdı, ancak işgücündeki hızlı
artış, işsizlik oranının yükselmesine sebep oldu. Tarım dışı sektörde
üç aylık istihdam yaratma hızı (MEA) Nisan ayında 150.000 iken Temmuz
ayı itibariyle 177.000’e yükseldi. Aynı zamanda, işgücünde 312.000
kişilik bir artış yaşandı ve bu artış Temmuz sonu itibariyle üç aylık
tarım dışı işsizlik rakamını 135.000 kişi yükseltti. Bunun sonucunda,
Nisan ayında yüzde 12,2 olan tarım dışı işsizlik oranı (MEA) Temmuz
itibariyle yüzde 12,6’ya yükseldi.
Siyasi belirsizliklerin devam etmesi sebebiyle, 2015 yılının
ikinci yarısında ekonomik faaliyetin hız kaybetmesi bekleniyor.
Tüketici güveni Ocak 2009’dan bu yana en düşük seviyeye indi ve reel
sektör güven endeksi Ağustos ve Eylül aylarında kayda değer ölçüde
düştü. Öte yandan, kredi artış hızı Eylül ortası itibariyle Merkez
Bankası’nın yüzde 15’lik referans oranının altına indi. Kurda yeniden
başlayan değer kaybının ve tek basamaklı rakamların yüksek
seviyelerinde seyreden enflasyonun hanehalklarının satın alma gücünün
azaltması, olasıdır. Dolayısıyla, yılın geri kalan bölümünde özel
tüketimlerin hız kaybetmesini bekliyoruz. Ayrıca, devam eden siyasi
belirsizlikler ve Türkiye’nin güneydoğusundaki gerginliklerin özel
sektörün yılın ikinci çeyreğinde gözlenen yatırım harcamalarını
sürdürmesini güçleştirmektedir. İşletmelerin ikinci çeyrekteki yatırım
harcamalarını kısmaları ve yeniden istikrarlı bir siyasi denge
yakalanıncaya kadar yatırım kararlarını ertelemeleri olasıdır. Dış
ticarete baktığımızda, AB’de yeni başlayan toparlanmanın ihracatı
desteklemesi beklenmesine rağmen, MENA bölgesinde ve Rusya’da yaşanan
ekonomik güçlüklerin 2015 yılında ihracat artışını sınırlaması
olasıdır. Düşen petrol fiyatlarının yılın geri kalan bölümünde cari
açığı 5 milyar ABD$ daha azaltması ile birlikte dış dengedeki düzeltme
devam edecektir.
Yılın ikinci yarısında beklenen yavaşlamaya rağmen, 2015 yılı için
büyüme tahminimizi yukarı yönlü revize ederek yüzde 3,2’ye
çıkarıyoruz. İkinci çeyrekte beklenenden daha hızlı gerçekleşen büyüme
sebebiyle, Temmuz ayında yayınlanan son Türkiye Düzenli Ekonomik
Notundaki yüzde 3,0’lık 2015 büyüme tahminimizi yukarı yönlü revize
ediyoruz. Bu kararımızda yılın ikinci yarısında büyümenin önemli
ölçüde yavaşlaması beklentisi de dikkate alınıyor. Altın ve enerji
etkisinden arındırılmış cari dengedeki kötüleşme göz önüne
alındığında, düşen petrol fiyatlarının olumlu etkisi çok sınırlı
kalacaktır. Öte yandan, zayıflayan lira sebebiyle nominal GSYH
daralmakta ve oranın paydasını düşürmektedir. Bu gelişmeler ışığında,
2015 yılı için daha önce GSYH’nin yüzde 4,6’sı olarak açıkladığımız
cari açık tahminimizi yüzde 5,5 olarak düzeltiyoruz.
Orta vadede daha hızlı ve sürdürülebilir büyüme performansı için,
siyasi istikrar ve yapısal reformlarda ilerleme kaydedilmeye devam
edilmesi kilit öneme sahip olacaktır. Zayıf düzeyde gerçekleşen
yatırımlar ile birlikte, küresel büyümedeki zayıflıklar ve komşu
ülkelerdeki jeopolitik gerginlikler 2012 yılından bu yana büyüme
hızını önemli ölçüde düşürmüştür, ancak dış kırılganlıklarda sadece
sınırlı düzeyde iyileşme kaydedilmiştir. Türkiye’nin cari açığı halen
yüksek seviyelerdedir ve mevcut dış ortam göz önüne alındığında önemli
yapısal reformlar yapılmadığı sürece yüzde 5,5’in altına inmesi olası
görünmemektedir. Bu arada, Mayıs 2013’ten bu yana Türkiye’ye net
finansal girişler azalmıştır. Küresel para politikalarındaki
normalleşme maliyetleri arttırırken, gelişmekte olan ülkeler arasında
dış kaynaklar için olan rekabeti daha da sertleştirecektir. Yatırımcı
güveninin yeniden tesis edilmesi, kırılganlıkların giderilmesi ve
büyümeye hız kazandırılması için, siyasi istikrara ve yapısal
reformların uygulanmasına tekrar dönülmesine acil bir şekilde ihtiyaç
duyulmaktadır.

Foreks Haber Merkezi ( haber@foreks.com )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey